top of page

semin

simran kaur

1D145739-DCAE-4BFF-A096-637530A8E515.jpe

Herkesin yogaya başlama hikayesi vardır. Bu da benimkisi ...

Esasında yoga ile yollarım iki defa kesişti. İlki bundan on sene önceydi. Mutsuz ve umutsuz olduğum bir dönemdi. Rahatlamam, gevşemem gerekiyordu. Hatta dişlerimi sıktığımı bir diş doktoruna gidince öğrendim. Önerisi yoga yapmamdı. O dönem yoga Türkiye’de yeni yeni popüler olmaya başlamıştı ancak bir çok kişinin kafasında, benim de dahil olmak üzere, yoga ile ilgili bir sürü düşünce vardı. Bu düşünceler sadece başka insanların söylediği ve hiç birisi benim tarafımdan deneyimlenmemiş düşüncelerdi. İçlerinde ön yargı, endişe, vs. barındırıyordu. Ben denemeye karar vermiştim. Bunu deneyimlemek istiyordum. Haftada bir defa gittiğim kurs bir anda hergün gitmeye başladığım bir kurs haline dönüşmüştü. Bana çok iyi gelmişti. Yoga ile ilgili kitap okumuyor ve internette de araştırma yapmıyordum. Bunu sadece sadece deneyimlemek istiyordum. Bendeki değişikliği önce eşim sonra ailem ve arkadaşlarım fark etmeye başlamışlardı. Daha farklı davranıyordum. İçimde en çok barındırdığım iki şey huzur ve sevgi vardı. Yaklaşık iki sene sonra anne olmuş ve hayal ettiğim işimi kurmuştum. Herşey yoluna girince benim yogaya artık ihtiyacım kalmadı deyip yoluma devam etmeye başlamıştım.

 

On sene sonra yoganın kapısını bir daha çalmıştım. Bir sürü bahane kurup gidemediğim yogaya bu kez gitmiştim çünkü hamileydim. Yoga yapmak için iyi bir sebebim vardı. Bu sırada yogayı özlediğimi fark etmiştim. Eski bir arkadaşla tekrar yollarımız kesişmişti ve mutluydum. Neden bırakmıştım ki? Yoga kötü günlerin dostu muydu?

 

Doğumdan sonra bambaşka bir yaşam beni bekliyordu. Bir anda hayatım değişmişti. İki çocuk annesiydim. Kızımın deyimiyle artık “tam bir anne” olmuştum ve bu harika bir duyguydu. Ancak seneler önce hayal ettiğim ve çok sevdiğim işim artık hayatımdan çıkmıştı. Bir anda hayat bana hayatın değişebileceğini göstermişti. Buna hazır mıydım bence değildim çünkü öyle bir senaryo kendime yazmamıştım. Peki şimdi ne olacaktı?

Yogaya devam. Ancak bu kez yoga yapmamın daha derin bir sebebi var;

Bu içime bir YOLCULUK;

  • Bırak gitsin var.

  • Bilinmemezlik var.

  • Değişim var.

  • Farkındalık var.

  • Heyecan var.

  • Akış var.

  • Yaratmak var.

  • Paylaşmak var.

  • Dinlemek var.

  • Kalp var.

  • Hayat var.

  • AŞK var.

“Kalp bir darbeyle hayata uyandırıldığı ana dek uykudadır” (Sufi’nin Hayat Rehberi). Ben artık uyumak istemiyorum.

“Kalbim açıldı” kelimesiyle başladı benim esas farkındalık yolculuğum. İçeride bir şeyler dönüşmeye başlamıştı. Tam tarif edemiyordum. Ancak kalp bölgemdeki his inanılmazdı. Her şeye çok farklı bakmaya, hissetmeye başlamıştım. Sanki bir perde kalkmıştı. Hatta yogada seçtiğim ilk ders kitabımda Kalp ile ilgiliydi. İlk dersim de. 

Kalp benim tutkum olmuştu. Beni heyecanlandıran ve işte dedirten konuydu. 

Referanslar
Shadow on Concrete Wall

Şefkatli, alan açan, dönüştüren

“Senin derslerinde sessizlikte dinlemeyi ve huzur duygusunu deneyimledim. Kendime hoş görülü olduğumda, zayıf olduğumu düşündüğüm yönlerimi de hoşgörüyle kucakladığımda duygularımın ve hayatımın dönüştüğüne şahit oldum. Derslerinde zorlandığım alanların bir adım ötesine geçtikçe fiziksel acının da bir düşünce olduğunu ve güvenmenin konforunu deneyimledim.”​

 

—  Deniz

bottom of page